Akçakoca’ya yapılacak olan yeni yatırımları engellemek için ilk akla gelen isim olan Ergun Aşçı, bir kez daha bizi şaşırtmayarak dalgakıran yapımına engel olmak için kolları sıvadı.

Dalgakıran yapımıyla ilçenin deniz turizmine bir canlılık geleceğini fark eden Aşçı, adeta kendisine biçilmiş olan bir misyonu yerine getirmek istercesine, tıpkı diğer birçok güzel yatırıma engel olmaya çalıştığı gibi, bu kez de bu konuyu yargıya taşıyacağını söyledi.

Kendisinin köşe yazarı olduğu internet haber sitesinden yaptığı açıklamayla, dalgakıran yapımına başlayan firmayla ilgili olarak savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu belirten Aşçı, tıpkı Akçakoca’nın işsizlik problemini büyük ölçüde giderecek olan OSB sürecinde olduğu gibi, mahkeme kanalıyla bu sürecin de uzayarak çirkinleşmesini sağlayacağını imâ eden bir açıklama yapmış.

Yaptığı açıklamada, yargı sürecini uzatmak için elinden geleni yapacağını açıklayan Ergun Aşçı, Akçakoca’nın gelişmesine alenen karşı olduğunu gizleme gereksinimi dahi duymadan şu ifadeleri kullanmaktan geri durmamış:

‘’İşte bu karara karşı ‘idari mahkeme’de dava açılabiliyor ve davayı kazanacağımı düşünüyorum. Hazırlıklarım bu en olumsuz seyir üzerine. Farklı gelişirse sürpriz olur sevinirim. Süre uzun ama bu dalgakıranların inşaat süresi de uzun olacak.’’

OSB (Organize Sanayi Bölgesi) kurulum aşamasında da mahkemeye itiraz eden Ergun Aşçı, fabrikaların Akçakoca’da kurulmasını birkaç yıl geciktirmiş, mahkemelerin kendisini haksız bulması sonucunda OSB süreci kaldığı yerden devam etmiş fakat Aşçı’nın bu hamlesi Akçakoca’ya birkaç sene kaybettirmiştir.

Akçakoca’ya kurulan beton üretme tesisini de geciktirmek için mahkeme süreci kozunu hayata geçiren grubun yakın ilişkide olduğu Ergun Aşçı, tesisle ilgili olarak mahkemenin olumlu karar vermesi sonucunda, Akçakocalı 30 kişinin ekmek yediği çalışma alanını bir süreliğine geciktirenlerle birlikte hareket etmiştir.

Ergun Aşçı isimli yatırım ve kalkınma karşıtı şahıs, yani kendisini Akçakoca’nın gelişmesine karşı durmaya ölümüne adamış olan bu kişi, yatırımlara karşı en iyi bildiği işi yeniden yapacağını birilerine duyurmak istercesine mahkemeye gideceğini, bu süreci uzatmak suretiyle dalgakıran yapım işini bir şekilde baltalayacağını ilan etmiş.

30 yıldır bir türlü gelişemeyen, her açıdan yerinde sayıp duran Akçakoca’nın komşu il ve ilçelere göre neden bu kadar geri kaldığını sorarsanız, buna cevap olarak bu ilçede yaşayıp ilçenin bağrına hançer saplamaktan başka işi gücü kalmamış birkaç kişiden söz edebilirim. Ya da koskoca Akçakoca’nın belediyesiyle, siyasi partileri, mülki idaresi ve STK’larıyla 3-5 Akçakoca düşmanına karşı başlarını kuma gömmüş olmalarının talihsizliğinden bahsedebilirim. Son günlerin o veciz ifadesiyle, Akçakoca’nın 3-5 kişiden büyük olduğunu gerçekten görmek duymak isterim.

Akçakoca’da işsizliğe çözüm adına, kalkınma ve istihdam yaratma adına ve en önemlisi de turizmde gelişme adına Devletin atacağı tüm adımlara hasmane bir tutumla karşı çıkan Ergün Aşçı’nın, hak hukuk adına nara atmaktan geri durmadığı yer ise akşamcı masalarını kurduğu liman içi bölgesi olarak göze çarpıyor.

Ergun Aşçı balıkçı değil, ekmeğini balıkçılıktan, balık avlamaktan kazanan biri değil. Ergun Aşçı, balık ağı tamiri yapmayan, olta balıkçılığında amatör avlanma belgesinin olup olmadığı bile tartışmalı bir isim. Ama nasıl oluyorsa aynı Ergun Aşçı, balıkçıların dinlenip işe çıktıkları yer olan Barınak içi balıkçı kulübelerinden birinin sahibi olabiliyor.

Temel işi ve geliri balıkçılık olmayan bir insanın, zamanında kendisine aracılık eden birileri vasıtasıyla iyi kötü balıkçı belgesi aldığı ve hiç denize açılmayan, üzerinde ağların ve av malzemesinin bulunmadığı öylesine bir kayık sahibi olan bir kişinin, gerçekten balıkçılıkla geçinen onlarca insanın hakkı olan bir kulübeye çökmesi de Aşçı’nın hak hukuk anlayışını gözler önüne seriyor.

Kimbilir, belki de Ergun Aşçı, hakkı olmadığı halde balıkçıların olması gereken bir kulübeyi işgal etmiş olduğu gerçeğini gizleyebilmek için, dostlarıyla akşamcı meyhanesine çevirdiği balıkçıların ekmek teknesini hak sahibi balıkçı emekçilerine iade etmemek için, adalet kılıcını elinde tutan bir kahraman pozuna bürünüyor.